Açıklama : Elektromanyetik dalgalar neredeyse hayatımızın her yerinde! Evimizde, işyerimizde kullandığımız bir çok cihaz tehlike saçıyor! Peki sağlığımızdan eden bu dalgalardan nasıl korunabiliriz ? Öğrenmek için bu videoyu izleyin...
"Radyasyondan korunmada ve bağışıklık sisteminin
kuvvetlendirilmesinde yeşil renkli sebzelerin tüketilmesinin faydalı
olduğunu belirtiliyor."
Uzmanlar, ıspanak, maydanoz, tere, roka,
brüksel lahanası, brokoli, taze fasulye, kabak, salatalık, bezelye gibi
yeşil besinlerin, vücutta toksin atımını arttırdığını; bu grup
besinlerin kansere karşı koruyucu etki gösterdiğini ve yüksek
miktarlarda C vitamini içerdiklerinden dolayı bağışıklık sistemini
kuvvetlendirdiğini ifade ediyor.
Radyasyonun zararlı
etkilerinden korunma ve bağışıklık sistemini kuvvetlenmesi için yaşamın
her döneminde mevsiminde bol yeşil sebze tüketilmesinin önemli olduğu
vurgulanıyor.
Uzman Diyetisyen Banu Topalakçı, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, çok yoğun radyasyonun ani ölümlere, düşüklere,
kanserlere, katarağa, yanıklara, sakatlıklara ve ölü doğumlara neden
olabildiğini belirtti.
Radyasyonun doğadaki radyoaktif
maddelerden çok, nükleer santraller, nükleer enerji ile çalışan gemiler,
nükleer denemeler gibi olaylar sonucunda ortaya çıktığını ifade eden
Topalakçı, teşhis ve tedavide kullanılan bazı cihazlar, tıbbi
malzemelerin ve suların dezenfekte edilmesi için kullanılan araçlardan
da radyasyon yayılabildiğini anlattı.
Topalakçı, televizyonlar,
az miktarlarda da olsa radyoaktif madde içeren duman dedektörleri,
fosforlu saatler, paratonerler ve lüks lambası fitilleri gibi bazı
tüketici ürünlerin de düşük düzeyde radyasyon yaydığını belirtti.
Radyasyona maruz kalan hücrenin ölebildiğini veya zamanla doku
tarafından onarılarak kurtulabildiğini dile getiren Topalakçı, ''Eğer
kurtulan hücre, kromozomlarındaki kırılmalar nedeniyle fiziksel ve
kimyasal yapısı değişerek mutasyona uğrarsa, bunun sonucunda hücre
normal işlevini yapamaz ve ileride kişinin kendisinde (somatik) veya
gelecek nesillerde (genetik) zararlar meydana getirebilir'' uyarısında
bulundu.
Topalakçı, kısa bir süre içinde ve bir defada yüksek
dozlara maruz kalınması durumundan hemen sonra meydana gelecek
hasarların ''erken etkiler (akut ışınlanma etkileri)''; kanser, ömür
kısalması ve genetik bozukluklar gibi sonradan çıkacak hasarların da
''gecikmiş etkiler (kronik ışınlanma etkileri)'' olarak
tanımlanabileceğini söyledi. Topalakçı, hücrelerin radyasyona karşı
duyarlılık açısından beyaz kan hücreleri, kırmızı kan hücreleri,
sindirim sistemi hücreleri, üreme organı hücreleri, cilt hücreleri, kan
damarları ve doku hücreleri (Kemik ve Sinir Sistemi) şeklinde bir sıra
takip ettiğini ifade etti.
Topalakçı, radyasyondan korunma için alınacak başlıca önlemler olduğunu
belirterek, öncelikle nükleer atıkların toprağa gömülmesinin
engellenmesi gerektiğini vurguladı.
Nükleer sızıntılara neden
olabilecek kuruluşlarda yapım ve teknoloji standartları konusunda
uluslararası ölçütlere uyulmasının şart olduğuna dikkati çeken
Topalakçı, ''Nükleer atıklar başka ülkelerin topraklarına taşınmamalı,
toplum bu konuda eğitilmelidir'' diye konuştu.
Topalakçı,
besinlerin hijyen ve sanitasyon koşullarına uygun olması gerektiğini de
ifade ederek, çocukların ve büyüme çağındaki gençlerin çok etkilendiğini
söyledi.
Gözlerin radyasyondan en fazla etkilenen organ
olduğunu ve görme zayıflığı, katarakt, göz uyumunun yavaşlamasına yol
açtığına dikkati çeken Topalakçı, ''Bu nedenle göz sağlığını korumak
adına yumurta, havuç, domates ve koyu yeşil yapraklı sebzelerin tüketimi
arttırılmalıdır'' dedi.
Topalakçı, radyasyona maruz kalınma
durumunda ortaya çıkabilecek en önemli sağlık probleminin kanser
olduğunu belirterek, dolayısıyla kanserden korunmaya yönelik bir
beslenme şeklinin yaşamın yaşam biçimi haline gelmesi gerektiğini
vurguladı.
Bunun için günlük yağ tüketiminin sınırlandırması ve
doymuş yağlar yerine zeytinyağ gibi doymamış yağların tercih edilmesi
gerektiğini ifade eden Topalakçı, ''Et tüketimi günlük bir porsiyonla
sınırlandırmalı ve ağırlıklı olarak beyaz et ve yağsız et tüketilmeli.
Et, fazla pişirilerek üzerindeki yanık kısımlarla tüketilmemeli. Ayrıca
et endüstrisinde bozulmayı önlemek için ete konan nitratlar ve kesim
hayvanlarının hormonlarla beslenmesinin de sakıncalı olduğu
unutulmamalı. Özellikle sucuk, salam, sosis gibi ürünlerin
tüketilmesinden kaçınılmalı'' diye konuştu.
Mevsiminde bol miktarda sebze tüketilmesi ve günlük ortalama 3 porsiyon
yine mevsiminde meyve yenilmesine özen gösterilmesi gerektiğini
belirten Topalakçı'nın verdiği bilgiye göre, özellikle koyu renkli sebze
ve meyvelerin koruyuculuk özelliğinin daha yüksek olduğunun
unutulmaması gerekiyor.
Ispanak, maydanoz, tere, roka, brüksel
lahanası, brokoli, taze fasulye, kabak, salatalık, bezelye gibi yeşil
besinler karaciğer enzimleri üzerinde oldukça etkili olduğundan vücutta
toksin atımını arttırıcı etki gösteriyor.
Bu grup besinler yine
renklerinden ötürü kansere karşı koruyucu etki göstermekle beraber,
içerdikleri yüksek miktarlardaki C vitamini içeriğinden ötürü bağışıklık
sistemini koruyor.
Yeşil renkli besinler, bunların dışında süt yoğurt grubu dışında kalsiyum içeriği en yüksek yiyecek içecek grubunu oluşturuyor.
Et, balık, deniz ürünleri, mantar, süt, yumurta, soğan, sarımsak,
kabak, lahana ve tahıl ürünleri gibi selenyumdan zengin besinlerin
tüketilmesi öneriliyor.
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
için kabuklu deniz ürünleri, balık, ciğer ve yumurta gibi çinkoyu
barındıran besinlerin günlük beslenmede mutlaka yer alması tavsiye
ediliyor.
Buğday tohumu, tahıl, esmer pirinç ve yumurta sarısı,
baklagiller gibi manganez ve tam tahıldan ve posadan zengin bir
beslenme şeklinin benimsenmesi isteniyor. Özellikle kanser ve bağışıklık
sistemi için, kırmızı üzüm (kurusu da olabilir) ve çekirdeğinde bulunan
resveratrol güçlü bir anti-oksidan özelliği taşıyor.
Pişirme
şekli olarak fırında ve buharda pişirme şekli tercih edilmeli,
kızartılmış gıdalardan uzak durulması gerektiği vurgulanıyor.
Fazla tuz tüketiminden kaçınılması isteniyor. Radyasyonun olumsuz
etkilerinden korunmak için kullanılması gerekenin tuz değil ''potasyum
iyodür'' olduğu belirtiliyor. Temiz su kaynaklarının tüketilmesi, günde
en az 2 su bardağı süt içilmesi ya da yoğurt tüketilmesi öneriliyor.