Açıklama : İki melek, yeryüzünde neler olup bittiğini öğrenmek istemiş ve bu arzularının kabulü için hikaye buya Allah'a c.c. Niyazda bulunmuşlar.En günahkar kullarının bile dualarını kabul eden Rabbimiz onlarıda kırmamış.Ve melekler biri uzun diğeri orta boylu insan kılığına sokulduktan sonra ellerine birde dünya malı kamera verilmiş turist olarak yeryüzüne gönderilmişler. Gönderilmişler ama daha toprağa ayak basar basmaz bir çöplüğe düştüklerini zannedip tıkamışlar burunlarını.O ana kadar cennet kokularıyla bayram eden ciğerleri birbirinden berbat kokularla dağlanıp kavrulurken biraz olsun ferahlamak için hemen ilerde ki derenin renkli sularına atmışlar kendilerini.Fakat bir lağımdan farksız olan karışım tepeden tırnağa yıkamış bizim zavallıları.Melekler ağız ve burunlarından giren iğrenç sularla öğürüp dururken ilk önce kendine gelen melek
"ya mübarek" demiş."Dünyaya gönderildiğimizden emin misin ? Gerçi cehennemi görmedik ama yanlışlıkla oraya düşmüş olmayalım"
Beş on dakika boyunca mosmor kesilen yüzü sırasıyla yeşile, maviye ve sarıya dönüşen diğer melek midesini defalarca boşalttıktan sonra ancak konuşma gücü bularak
"valla bence kesinlikle öyle oldu" demiş."cehennemde ki insanların ancak bu tür sulardan içebileceği bildirilmişti"
Neyse dereden çıkıp kendilerini hemen kenarda ki çimenlerin üzerine attıklarında birde ne görsünler, kadın erkek, çoluk çocuk yüzlerce insan o derenin kenarında coşkulu bir şekilde piknik yapmıyor mu.!Ne kokuya aldıran var nede çevrede ki diz boyu pisliğe.Uzun boylu melek dünyada olduklarını anlayıp
"bazı insanların bizden daha yüksek makamlara çıkabilecekleri söylenmişti.şu pisliğe sabredip gülebildiklerine göre o yüce insanlar bunlar olmalı" demiş.Melekler kendilerine çeki düzen vermişler.suya atladıkları sırada üzerlerine yapışıp kalan sülük, naylon poşet, çürük bez parçalarını temizledikten sonra büyük bir saygıyla en yakındaki insanların yanına varıp
"selamun aleyküm ey meleklerden de üstün yaradılıştaki Ademoğulları" demişler."sizi gördüğümüze o kadar sevindik, o kadar sevindik ki"
Çimenlerin üzerine serilen guruptaki en iri adam ağzında bulunan sigarayı yere tükürüp elindeki teneke bira kutusunu kağıt mendil gibi katlarken selam veren meleğe ters, ters bakıp
"manyak mısın ulan sen" diye gürlemiş."kafayı üşüttün herhalde" selam veren melek diğer meleğe dönüp
"söylediklerinden hiç birşey anlamadım.ama sanki ses tonuna bakılırsa bunlar pek iyi şeye benzemiyorlar" arkadaşı da
"benzemez tabii" karşılığını vermiş."peygamber efendimiz a.s. İnsanları yüzüne karşı meth etmenin yanlış birşey olduğunu söylemişti.Adam bu hataya düştüğün için seni biraz azarlamış olmalı.ama bak yinede çok kibarmış suya atladığımız zaman başını üşüttüğünü anlayıp üzüntü bile duydu".
Melekler oradan ayrıldıktan sonra ellerinde ki kamerayla biraz çekim yapmış ve başka bir guruba hürmetle yaklaşarak
"selamun aleyküm kardeşler" demişler."kolay gelsin afiyet olsun".gurup içindeki gençlerden biri ızgarada köfteleri çevirirken üzerinden hala sular damlayan meleklere dönmüş
"çok mersi canım, kardeşlerinizi arıyorsanız şu tepede otlayan sığırların arasına bakacaksınız.ama et yemek istiyorsanız havanızı alırsınız." meleklerden biri o gencin yol tarif etmek için gösterdiği çaba karşısında kendisine teşekkür ederken
"gerçektende yüce insanmış" demiş."bizim melek olduğumuzu yeme içmeyle de bir ilgimiz olmadığını bir bakışta anlayıverdi." Melekler bir çok insanla konuşup çekim işine devam etmişler.ve akşama doğru kasedi doldurup işlerini tamamlamışlar.Kamerayı kullanan melek
"ya çektiğimiz filmi merak ediyorum.eğer iyi çıkmazsa cennetteki arkadaşlara mahcup oluruz" demiş.Melekler biraz düşünüp taşındıktan sonra o şehrin bölge televizyonlarından birine giderek çektikleri filmi kendilerine göstermelerini istemişler.Yayın işiyle meşgul olan delikanlı meleklerin zehirli sularla fosur fosur kabaran yüzlerini, sivilcelerle kaplı olan kendi suratına benzettiğinden mi nedir
"yüzünüz bana hiç yabancı gelmedi sizlerden de çok hoşlandım.çektiğiniz filmi yayına sokup bütün şehir halkıyla beraber seyredelim" deyince melekler
"aman efendim estağfirullah, biz bu işte acemiyiz.Ahseni takvim olarak yaratılan insan oğlunun değerli vaktini boş şeylerle zayi etmeyelim" falan demişlerse de delikanlı o insanların kuzulardan da sessiz olduklarını ve fena birşeyler çekmeyecekleri kanısına varıp ne çıkarsa çıksın hiç itiraz etmeyeden izleyeceklerini belirtip melekleri ikna etmişler.Ve dolu kasedi başa sararak televizyon ekranından bütün şehre yayınlamaya başlamışlar.Meleklerden uzun boylu olanı film işiyle pek ilgilenmediği için yan odaya geçip istirahate çekilmiş.Ama kamerayı kullanan melek ekran başındaymış.İşi yürüten delikanlı filmin henüz ilk karelerini seyrettiğinde öne doğru bir, sağa doğru yarım vurgulu bir takla atıp cihan pehlivanları gibi bir nara koyverdikten sonra kıbleye doğru devrilmiş ve kendinden geçmiş.Diğer bütün programlar gibi o programıda kaçırmayan şehir ahalisinin evlerinden de tuhaf çığlık sesleri ve hıçkırık sesleri yükselmeye başlamış.Bu arada halkın çoğu o delikanlı gibi yığılıp kalıyormuş ekranda gördüklerinin karşısında ama beş on dakika sonra ayıldıklarında şehirde bir koşuşturma başlamış.İnsanlar yaşlı gözlerle o ana kadarki hayatlarını boşa geçirdiklerini haykırıyor, büyük bir pişmanlık içinde sarmaş dolaş ağlaşıyor, yaptıkları zulum ve haksızlıklardan ötürü vakit kaybetmeden özür dileyip helallik istiyorlarmış.
İzlenme : 14578 |
Puan : 3.3
Süre: 10:18 |
Tarih : 09.10.2010
Etiketler : asım yıldırım iki melek merhaba yeni gün bir yudum hikaye