Açıklama : Üç
günlüktür ömrümüz, lakin üç günlük değil yürüdüğümüz yol, yolumuz. Gün
gelir gölgeler düşer. Gün gelir dikenler sarar. Gün gelir sert taşlar
takılır ayağımıza. İnanan ufka bakar. Gölgeler şaşırtmaz onu, taşlar katılaştırmaz, dikenler engellemez. Yola inanmıştır. Bir gün geleceğine; o günde tüm mahzunların güleceğine, tüm yalnızların sahibine ereceğine inanmıştır. Tüm yorgunluklarının büyük bir ağacın serinliğinde dineceğine inanmıştır. Su olmak ister. Bir damlacık da olsa... Su akacaktır, bilir. Denize varacaktır. İnandığında bir insan ve yoluna teslim olduğunda, kalbi mahzun da olsa gözleri güler. Bakışları uzaklarda olduğundan ışık verir. Gölgelerle barışır, taşlarla söyleşir, dikenlerle halleşir. Güneş bir karış yaklaşmış olsa da akar, akar... Denize varmaya bir adım kalmıştır artık. Ve belki son damla kendisidir.
‘Hak yalnız kalmaz’ “Amca! Yalnız kalacağımı düşünme. Gerçek yalnız kalmaz. Gün gelir Araplar da Arap olmayanlar da onu kabul eder. Onun etrafında birleşir.” Bunları söylerken amcası tarafından da yalnız bırakılmak üzereydi Rasulü s.a.v. Zira Ebu Talip’e artık yeğenini korumak zor gelmeye başlamıştı. Müşriklerden sürekli baskı görüyordu. “Bana bu kadar ağır bir yük yükleme yeğenim. Çünkü takatimin üstündedir.” demişti. Yalnız bırakıldığını fark ediyordu Rasulü s.a.v. Fakat yalnız olmadığına, yalnız kalmayacağına da inanıyordu. “O seni bir yetim iken barındırmadı mı?” (Duha, 6) Barındıran kimdi, sahip çıkan kim? Ve Rasulü s.a.v. kendini yalnız bırakan amcasını teselli etti: “…yalnız kalacağımı düşünme!” Gönüller mimarı Asr-ı Saadet’in mimarıydı. Zira gönüller mimarıydı. Saadet de ancak gönüllerde yakalanırdı. Saraylarda aranır, kâşânelerde kaybedilir, gönüllerde bulunurdu. O gönül kuru hasır üzerindedir. Hasırın izleri ilmik ilmik üzerindedir. Şehirlerden kovulmuş, taşlanmıştır. O an şehirlerin sahibine yönelmiş, taşın sahibini bilmiştir. Yalnız bırakılmış, yalnız bırakmamıştır. Teselli etmiş, ümit vermiştir. Zira tesellisini her şeyin sahibinde bulmuştur. “Yemin ederim ki bu dinin tamamlanacağı gün çok yakın. O zaman gönüllerde korkusundan başka bir korku kalmayacak.”
“Müslümanlık kemale erecek, San’a’dan Hicaz’a gelen bir adam kalbinde
korkusundan başka bir korku duymayacak.” demiştir dostlarına. korkusu yoksa kalplerde türlü çeşit korkular vardır.
Pusudadır korkular. İhanet vardır. Yalan vardır, talan vardır. Zulüm vardır. Tek korku kaldığında, sevgiyle örülmüş o korku kaldığında, karanlıklarına çekilir tüm korkular. İnanmak ümit etmektir Yola inanan, yoluna çeker insanları. Ümitli olan ümit verir. Sütbabası Mekke’ye gelmişti. Sordu: “Ey Muhammed , senin yaydığın, duyurduğun nedir?” Efendimiz s.a.v. anlattı ve sonunda şöyle dedi: “Bir gün gelecek, bütün söylediklerimin doğru olduğunu göreceksin!” Bunun üzerine sütbabası Hâris müslüman oldu.
Zamanın silemeyeceği
Eşi Hatice r.a. ve amcası Ebu Talip vefat etmişti. Müşrikler yalnız
kaldığını, bir koruyanının artık olmadığını düşünüyorlardı. Eziyetlerini
artırdılar. Bazen fazla ileri gidiyorlar, edep sınırlarını iyice
aşıyorlardı. Ve zaten sınırsızlıkta yaşıyorlardı. Ancak işlerine
geldiğinde bazı sınırlar çizer, işlerine gelmediğinde sınırlarını
silerlerdi. Zira onlar sınırları kumlara çiziyorlardı. Birazdan deniz sularının ya da rüzgârın sileceği sınırlardı sınırları. Zamanın silemeyeceği sınırlar çiziliyordu şimdi gönüllere, gözlerinin önünde. Hakaretin dozunu artırdılar. Fakat anlar değil zaman gösterecekti kimin hakir görüldüğünü. Ve gösterdi de...
Bir gün Efendimiz s.a.v. Mekke sokaklarından geçiyordu. İçlerinden biri
Efendimiz s.a.v.’in başına toprak serpti. Üstü başı toprak olmuş halde
evine geldi. Kızı Fatıma r.a. hem babasının başını yıkadı hem ağladı. ’ın Rasulü s.a.v. kızını teselli etti: “Ağlama kızım. babanı koruyacak ve yalnız bırakmayacak!”
Her gün bayram “Mümin kişinin durumu ne şaşırtıcıdır. Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum sadece mümin için böyledir. Başına memnun olacağı bir iş gelirse şükreder. Bu bir hayırdır. Başına bir musibet gelirse sabreder, bu da onun için bir hayırdır.”
Bitkin buluruz bir gün kendimizi. Ayağımıza taşlar takılmıştır hep. İşte o sözler bulur bizi. Müjdeler, kuşatır. Ayağa kalk ve yürü. Nimette şükrü ara. Belada sabrı. Bil ki asıl nasibin şükrün ve sabrındır. Asıl nimet sana şükrün ve sabrın verilmesidir. Bil ve onu ara. Kalbindeki hali ara. Cismindeki değil.
“Şartlar ne olursa olsun inanan için hepsi iyidir.”
Ümit eden çağrılır o kapıya Ve O, günlük hayatımızda hangi halde olursak, bize o hale göre ümit verirdi.
Hasta ziyaretini pek önemser kendisi de hasta arkadaşlarını ziyarete
giderdi. Zaman zaman hizmetine gelen Yahudi bir genci hastalığında
ziyaret etmişti.
Ziyarete gittiğinde hastanın nabzını eline
alır, diğer elini de alnına koyar, şifa bulması için dua eder, ‘inşa
kurtulacaksın’ derdi. Birisi olumsuz, fena bir söz edecek olsa, o sözden
menederdi.
Dua ederdi, zira ümit ederdi. Dua edin der; nasıl isteyeceğimizi, ne isteyeceğimizi öğretirdi tane tane. Bir gün hasta bir arkadaşını ziyarete gitti ve hastayı çok perişan bir halde buldu, sordu: – Sen sıhhatli olduğun zamanlar Cenab-ı Hak’tan en çok ne dilerdin? Arkadaşı şöyle dedi: – Ben hep ahiret azabının bana dünyada çektirilmesini ve orada azaba uğratılmamayı dilerdim. Rasulullah s.a.v buyurdu:
– Cenab-ı Hak’tan bunu dileyeceğine, niçin ’ın bize öğrettiği şekilde
dua edip: “Ey Rabbimiz, bize dünyada da ahirette de iyilik bahşet ve
bizi cehennem ateşinden koru” demiyorsun?
Dua bizi kapına çağırmandır. Dua ümittir. Ümit eden dua eder. Ümit edeni çağırırsın. Ümidimiz yalnızca senden, dualarımız sana. Şüphesiz ki öldüren de sensin, dirilten de. Güldüren de sensin, ağlatan da... . . . Ufka bakacağız. Yarınlara bakacağız Ufukta bizi bekleyen güne döneceğiz yüzümüzü Havz’ın başında bekleyeni dinleyeceğiz O zaman ne yerdeki gölgeler, ne önümüzdeki taşlar... Her varlıkta ve yoklukta kalbimize döneceğiz, onda ne vardır. Güzel günler umacağız, güzel günler bulacağız her iki alemde. Zira güzel, gözün değil gönlün gördüğüdür. Kıyameti kopuyor görsek elimizdeki fidanı dikeceğiz Belki o son damladır toprağımıza... İzlenme : 14537 | Puan : 3.6 Süre: 15:19 | Tarih : 10.09.2012 Etiketler : ufka bakmakdursun ali erzincanlışiiren sevgiliye
URL :
Yorumlar
Yazan : Gurbet Tunç |Tarih : 09.10.2013 Allah razı olsun çok güzel harika bir ses